
Otizm Nedir? Nasıl Anlaşılır?
Merhaba Sevgili Anneler Babalar
Bu videomuzda Otizm ve Otizmli çocukların hayata kazandırılması hakkında bilgi vereceğim. Bizim çocuklarımız olmasa da etrafımızda onlarca sayıda olan Otizmli çocuklarımızı hayata kazandırmak ve onlara destek olmak için hepimizin bilinçli olması çok önemli.
Yaşamın ilk üç yılında görülmeye başlayan otizm, günümüzde en sık rastlanan nöropsikiyatrik bozukluklardan biri olarak tanımlanıyor. Tam adıyla “Otizm Spektrum” bozukluğu ya da kısa adıyla otizm, kişinin ilk çocukluk döneminde başlayan ve hayatı boyunca tüm yaşam kalitesini etkileyen, sözel ve davranışsal bir bozukluk çeşididir. Otizmde erken tanı ve rehabilitasyon oldukça önemlidir ve tamamen iyileştirilmesi için herhangi bir tedavi yöntemi henüz yoktur. Bununla birlikte, hastalığın kişinin kaliteli bir hayat sürdürmesini ve toplum içinde sosyalleşmesini engelleyen etkilerini minimum düzeye indirmek için, çeşitli ilaç tedavileri ve rehabilitasyon yöntemlerinin uygulanması büyük yarar sağlamaktadır.
1 yaş civarı çocuğunuz, anlaşılır kelime söylemiyor, kendi adına tepki vermiyor, göz teması kurmuyor, gülümsemiyor, sesin geldiği yöne başını çevirmiyor, ağrılı durumlarda tepkisiz kalıyor ve bir şeyi gösterirken işaret parmağını kullanmıyorsa otizm spektrum bozukluğu açısından değerlendirilmesi gerekir.
Otizmin kesin nedeni günümüze kadar yapılan araştırmalar neticesinde henüz bulunamamıştır. Genetik ve çevre kirliliği, doğum komplikasyonları, viral enfeksiyonlar ve çağımızın beslenme tarzı gibi çevresel faktörler otizm sebebi olarak gösterilmiş ancak henüz kesin olarak ispatlanmamıştır. Beyin fonksiyonlarını ve hücre iletişimlerini bozan, nadir de olsa bazı genetik, hastalıklarda veya epilepsi gibi durumlarda otizm bulgularının görüldüğü bilinmektedir. Günümüzde aşı ile otizm arasında bir ilişki olmadığı yapılan bir çok bilimsel çalışmada gösterilmiştir.
Otizmin en temel belirtisi, çocukların göz teması kuramamalarıdır. Kısa süreli, çekingen bakış, göz kontağı varmış gibi bakma ama karşıdakini anlamaya yönelik bakmama gibi durumlar görülebilir. İsmi ile çağrılan çocuklar genellikle tepki veremez ve neredeyse tümünde konuşma problemleri vardır. Bu çocuklar ya hiç konuşamaz veya geç ve anlaşılması güç bir şekilde konuşurlar. Fiziksel temaslardan genellikle hoşlanmazlar, sürekli aynı kelime ve cümleleri tekrarlarlar. Ara ara hırçınlık ve öfke nöbetleri görülebilir. Mizahi yönleri zayıf olabilir, yapılan şakaları anlamayabilirler. Koordinasyon bozukluğu görülebilir. Bir yemeğe aşırı bağlılık gösterebilirler ve bazı yiyecek çeşitlerini tamamen reddederler. Otizmli çocuklar bazen kendini ısırmak gibi kendine zarar verecek tarzda davranışlar sergileyebilir. Işık, ses ve fiziksel temasa karşı aşırı duyarlılık gösterirken; buna karşın ağrı ve sıcaklık karşısında duyarsız kalabilirler.
Otizm teşhisi laboratuvar testleri, görüntüleme yöntemleriyle konulmamaktadır. Tanı, çocuk psikiyatristi tarafından çocuğun gözlemlenmesi, aileye bazı soruların sorulması ve gelişim testleriyle konulur. Teşhisi anne karnında mümkün olmayan otizm, kız çocuklarına oranla erkek çocuklarda dört kat daha fazla görülmektedir. Otizm spektrum bozukluğunun günümüzde hala bilinen bir ilaç tedavisi yoktur. Tedavinin ana amaçları, yaşam kalitesi ile işlevsel bağımsızlığı artırmaktır. Gelişmedeki gecikmeleri desteklemek, ilgili bozuklukları tedavi etmek ve ailenin süreci yönetmesine yardımcı olmaktır. Beynin ilk 3 yıldaki gelişimi çok hızlıdır. Bu bağlamda otizm spektrum bozukluğu tanısı alan çocukların yaşamın ilk yıllarında yoğun bir şekilde özel eğitime tabi tutulması yüz güldürücü sonuçlar verir.
Otizm tanısı konan çocukların büyük bir çoğunluğunda zekâ geriliği gözlenmektedir. Bununla birlikte, daha küçük oranda bir bölüm otistik bireyin ileri zekâ kabiliyetine sahip olduğu; resim, müzik, diğer görsel sanatlar ve matematik gibi alanlarda üstün beceri gösterdikleri de görülmüştür. Bu nedenle erken tanı ve tedaviye yönelik uygulamalar otistik bireyin tüm yaşamını olumlu yönde etkileyecek önemli bir unsur niteliği taşır.
Bu konuda ebeveynlere önemli görevler düşmektedir. Tedaviye başlamak için ailenin motivasyonu ve aynı zamanda sosyal çevrenin de anne babaya desteği önemlidir. Ebeveynlerin de bu süreci kabullenmesi için profosyonel destek alması çok önemlidir. Ailenin çocuğunun özel olduğunu kabul etmesi ve bu konu ile ilgili eğitim, uyum süreçlerini araştırması, çocuğun geleceği için en önemli parametrelerdir. Anne babaların kendi çocukları ile aynı durumda olan ailelerle bir araya gelmeleri, çocukları için daha fazla ne yapabilecekleri konusunda fikir sahibi olmaları, bu uyum sürecine daha çok destek vermektedir. Ailelerin otizmli çocuklarını benimsemeleri ve sürece uyum sağlamalarının ardından değişen bir hayat tarzından bahsetmek mümkün olabilmektedir. Özellikli bir eğitim süreci ile otizm gerileyebilmektedir. Otizmli vakalar üzerinde yapılan birçok araştırmada, aile desteği gören çocukların topluma uyum sürecinin daha kolay olduğu ortaya konulmuştur.
Çağımızda görülme sıklığı gittikçe artan otizm spektrum bozukluğu toplumların çok önemli bir sosyal sorunudur. Bu sorunun ancak sağlık sistemi, eğitim sistemi, çevre ve aile işbirliği ile üstesinden gelinebilir. Unutmayın erken teşhis ve erken yoğun eğitim bu hastalıkta hayati öneme haizdir.
Farkındalığımızın yüksek olduğu sağlıklı günler dilerim.
Bu videomuzda Otizm ve Otizmli çocukların hayata kazandırılması hakkında bilgi vereceğim. Bizim çocuklarımız olmasa da etrafımızda onlarca sayıda olan Otizmli çocuklarımızı hayata kazandırmak ve onlara destek olmak için hepimizin bilinçli olması çok önemli.
Yaşamın ilk üç yılında görülmeye başlayan otizm, günümüzde en sık rastlanan nöropsikiyatrik bozukluklardan biri olarak tanımlanıyor. Tam adıyla “Otizm Spektrum” bozukluğu ya da kısa adıyla otizm, kişinin ilk çocukluk döneminde başlayan ve hayatı boyunca tüm yaşam kalitesini etkileyen, sözel ve davranışsal bir bozukluk çeşididir. Otizmde erken tanı ve rehabilitasyon oldukça önemlidir ve tamamen iyileştirilmesi için herhangi bir tedavi yöntemi henüz yoktur. Bununla birlikte, hastalığın kişinin kaliteli bir hayat sürdürmesini ve toplum içinde sosyalleşmesini engelleyen etkilerini minimum düzeye indirmek için, çeşitli ilaç tedavileri ve rehabilitasyon yöntemlerinin uygulanması büyük yarar sağlamaktadır.
1 yaş civarı çocuğunuz, anlaşılır kelime söylemiyor, kendi adına tepki vermiyor, göz teması kurmuyor, gülümsemiyor, sesin geldiği yöne başını çevirmiyor, ağrılı durumlarda tepkisiz kalıyor ve bir şeyi gösterirken işaret parmağını kullanmıyorsa otizm spektrum bozukluğu açısından değerlendirilmesi gerekir.
Sıkça akıllara gelen soru olan: Otizm neden görülür?
Otizmin kesin nedeni günümüze kadar yapılan araştırmalar neticesinde henüz bulunamamıştır. Genetik ve çevre kirliliği, doğum komplikasyonları, viral enfeksiyonlar ve çağımızın beslenme tarzı gibi çevresel faktörler otizm sebebi olarak gösterilmiş ancak henüz kesin olarak ispatlanmamıştır. Beyin fonksiyonlarını ve hücre iletişimlerini bozan, nadir de olsa bazı genetik, hastalıklarda veya epilepsi gibi durumlarda otizm bulgularının görüldüğü bilinmektedir. Günümüzde aşı ile otizm arasında bir ilişki olmadığı yapılan bir çok bilimsel çalışmada gösterilmiştir.
Otizmin en temel belirtisi, çocukların göz teması kuramamalarıdır. Kısa süreli, çekingen bakış, göz kontağı varmış gibi bakma ama karşıdakini anlamaya yönelik bakmama gibi durumlar görülebilir. İsmi ile çağrılan çocuklar genellikle tepki veremez ve neredeyse tümünde konuşma problemleri vardır. Bu çocuklar ya hiç konuşamaz veya geç ve anlaşılması güç bir şekilde konuşurlar. Fiziksel temaslardan genellikle hoşlanmazlar, sürekli aynı kelime ve cümleleri tekrarlarlar. Ara ara hırçınlık ve öfke nöbetleri görülebilir. Mizahi yönleri zayıf olabilir, yapılan şakaları anlamayabilirler. Koordinasyon bozukluğu görülebilir. Bir yemeğe aşırı bağlılık gösterebilirler ve bazı yiyecek çeşitlerini tamamen reddederler. Otizmli çocuklar bazen kendini ısırmak gibi kendine zarar verecek tarzda davranışlar sergileyebilir. Işık, ses ve fiziksel temasa karşı aşırı duyarlılık gösterirken; buna karşın ağrı ve sıcaklık karşısında duyarsız kalabilirler.
Otizm teşhisi laboratuvar testleri, görüntüleme yöntemleriyle konulmamaktadır. Tanı, çocuk psikiyatristi tarafından çocuğun gözlemlenmesi, aileye bazı soruların sorulması ve gelişim testleriyle konulur. Teşhisi anne karnında mümkün olmayan otizm, kız çocuklarına oranla erkek çocuklarda dört kat daha fazla görülmektedir. Otizm spektrum bozukluğunun günümüzde hala bilinen bir ilaç tedavisi yoktur. Tedavinin ana amaçları, yaşam kalitesi ile işlevsel bağımsızlığı artırmaktır. Gelişmedeki gecikmeleri desteklemek, ilgili bozuklukları tedavi etmek ve ailenin süreci yönetmesine yardımcı olmaktır. Beynin ilk 3 yıldaki gelişimi çok hızlıdır. Bu bağlamda otizm spektrum bozukluğu tanısı alan çocukların yaşamın ilk yıllarında yoğun bir şekilde özel eğitime tabi tutulması yüz güldürücü sonuçlar verir.
En önemli konuya gelelim. Bizler ebeveynler olarak ne yapabiliriz? Onların hayatlarını nasıl kolaylaştırabiliriz?
Otizm tanısı konan çocukların büyük bir çoğunluğunda zekâ geriliği gözlenmektedir. Bununla birlikte, daha küçük oranda bir bölüm otistik bireyin ileri zekâ kabiliyetine sahip olduğu; resim, müzik, diğer görsel sanatlar ve matematik gibi alanlarda üstün beceri gösterdikleri de görülmüştür. Bu nedenle erken tanı ve tedaviye yönelik uygulamalar otistik bireyin tüm yaşamını olumlu yönde etkileyecek önemli bir unsur niteliği taşır.
Bu konuda ebeveynlere önemli görevler düşmektedir. Tedaviye başlamak için ailenin motivasyonu ve aynı zamanda sosyal çevrenin de anne babaya desteği önemlidir. Ebeveynlerin de bu süreci kabullenmesi için profosyonel destek alması çok önemlidir. Ailenin çocuğunun özel olduğunu kabul etmesi ve bu konu ile ilgili eğitim, uyum süreçlerini araştırması, çocuğun geleceği için en önemli parametrelerdir. Anne babaların kendi çocukları ile aynı durumda olan ailelerle bir araya gelmeleri, çocukları için daha fazla ne yapabilecekleri konusunda fikir sahibi olmaları, bu uyum sürecine daha çok destek vermektedir. Ailelerin otizmli çocuklarını benimsemeleri ve sürece uyum sağlamalarının ardından değişen bir hayat tarzından bahsetmek mümkün olabilmektedir. Özellikli bir eğitim süreci ile otizm gerileyebilmektedir. Otizmli vakalar üzerinde yapılan birçok araştırmada, aile desteği gören çocukların topluma uyum sürecinin daha kolay olduğu ortaya konulmuştur.
Çağımızda görülme sıklığı gittikçe artan otizm spektrum bozukluğu toplumların çok önemli bir sosyal sorunudur. Bu sorunun ancak sağlık sistemi, eğitim sistemi, çevre ve aile işbirliği ile üstesinden gelinebilir. Unutmayın erken teşhis ve erken yoğun eğitim bu hastalıkta hayati öneme haizdir.
Farkındalığımızın yüksek olduğu sağlıklı günler dilerim.